• ISO 15189 ULUSLARARASI AKREDİTASYONA SAHİP ANKARA 'NIN EN YENİ LABORATUVARI
  • SAĞLIĞINIZ BİR YOLCULUKTUR REHBERİNİZ ERBİL TIP LABORATUVARI OLSUN
  • SADECE SAĞLIKLI OLDUĞUNUZU DÜŞÜNMEYİN SAĞLIKLI OLDUĞUNUZU BİLİN
  • 30 YILLIK TECRÜBE İLE DOĞRU SONUÇ , DOĞRU TANI
  • SAĞLIKLA KALIN, AKTİF KALIN, EGZERSİZ YAPIN, DOĞAL BESLENİN,EĞLENİN, SEVİN, GÜLÜN.
  • TAHMİNLERİ SAĞLIĞINIZDAN ÇIKARIN
MENU
Testlerim
Listeye herhangi bir test eklenmedi.

Genç Yetişkinlerde Kolorektal Kanser Artıyor

Image

KOLOREKTAL KANSERDE TARAMA VE TAKİP


Kolorektal Kanser Nedir?


Kalın barsakta (kolon) ve kalın barsağın son kısmında (rektum) görülen kanserlerin genel adıdır. Rektumda görülürse rektum kanseri, kolonun diğer kısımlarında görülürse kolon kanseri  denir.


Kolorektal Kanserler Nasıl Ortaya Çıkarlar?


İnsan vücudundaki tüm organ ve dokuların temel taşı olan, sağlıklı yaşamayı ve gelişmeyi sağlayan hücreler bir program dahilinde bölünür, çoğalır, yaşlanır ve ölürler.

Günümüzde hücre bölünmesini ve/veya ortadan kaldırılmasını kontrol eden eden mekanizmalarda çeşitli nedenler ile meydana gelen bozulma sonucunda yaşlanan hücrelerin ölmemesi ya da ortaya çıkan kontrolsüz çoğalmanın kansere neden olduğu düşünülmektedir.

Yukarıdaki açıklamalar düşünüldüğünde kolon ve rektumu oluşturan hücrelerdeki kontrolsüz çoğalma da kolorektal kansere neden olabilir.

Kolorektal kanserlerin çoğu kanser öncüsü sayılan polip zemininden gelişir. Polipler kolon ve rektumun iç yüzeyini döşeyen hücrelerden oluşurlar ve genellikle yakınmaya neden olmazlar ancak çok büyük ya da kanserleşme eğilimi gösterirlerse çeşitli yakınmalara neden olurlar.


Görülme Sıklığı ve Riskleri Nelerdir?


Kolorektal kanser batılı toplumlarda kadın ve erkeklerde ikinci sıklıkta görülür. Görülme sıklığı yaş ile birlikte artmaktadır ve ailesinde kolorektal kanser olmayan yani normal risk taşıyan bireylerin ömürleri boyunca bu hastalığa yakalanma ihtimali % 5 dolayındadır. Ailesinde kolorektal kanser hastası olanlarda, ailesel polipozis sendromlarında, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı olanlarda risk daha fazladır.


Kolorektal Kanserler Hangi Yakınmalara Neden Olur?


  • Açıklanamayan kansızlık, kilo kaybı, bulantı, kusma
  • Barsak alışkanlıklarında değişiklik (kabızlık, ishal gibi)
  • Makattan kanama, dışkının şekil değiştirmesi (kalem şeklinde dışkı)
  • Nedeni tam anlaşılamayan karın ağrısı


Tarama ve Ne zaman Başlamalıdır?


Günümüz bilgilerine göre bir bireyin kolorektal kanser yönünden taraması ailesinde kolorektal kanser hastası yoksa ve normal riske sahipse kolorektal polip ve polip gelişim riskinin artmaya başladığı yaş olan 50 yaşında başlamalıdır.


Ancak bireysel polip, ailesel kolorektal kanser ve/veya polipozis sendromları olan hastalarda tarama 40 yaş hatta daha erken başlayabilir.



Tarama İçin Hangi Testler Yapılmalıdır?


1-Fiziki Muayene: Genel sağlık durumu, yakınmaları, genel muayenesi ve rektumun parmak ile muayenesinden oluşur.

2-Gaitada(Büyükabdest) Gizli Kan (GGK): Kanser ya da büyük poliplerin neden olduğu, genellikle yakınmaya sebep olmayan kanamaları saptamak için kullanılır.

       

Barsak Kanseri Testi  ( F I T ):


Gaitada İmmünokimyasal Test (FIT), evde yapılabilen ve dışkıda gizli kanı tespit ederek bağırsak kanseri taraması yapmaya olanak sağlayan bir test yöntemidir;

 Bu test, hem yetişkinler hem de çocuklar için uygundur, hızlı sonuç verir ve erken teşhis imkanı sunarak kolon kanseri riskini azaltmaya yardımcı olur. 

Test sonuçları, dışkıda kan olup olmadığını gösterir ve pozitif sonuçlar durumunda doktorlar tarafından ek testler önerilebilir. 

FIT , dışkı immünokimyasal testi anlamına gelir .


Bu, kolon kanseri için bir tarama testi olarak tanımlanır. Test, hastanın dışkısında kan varlığını araştırır. Çalışmalar, kolorektal kanser için etkili bir tarama testi olduğunu göstermektedir. FIT testinin temel amacı, kolon kanserini iyi bir şekilde tedavi edilebileceği erken bir aşamada taramaktır.


Hasta 50 yaşın üzerindedir ve açıklanamayan kilo kaybı veya karın ağrısı bildirmiştir.


Hasta 50-60 yaşlarındadır ve demir eksikliğine bağlı anemi veya bağırsak alışkanlıklarında belirgin değişiklikler vardır.


Hasta 60 yaş ve üzeri olup anemisi (demir eksikliği olsun veya olmasın) vardır.


Amerikan Kanser Derneği, bağırsak kanseri riski yüksek olan kişilerin 45 yaşından önce bağırsak kanseri taramasına başlamaları gerektiğini öneriyor.


TEST NASIL YAPILIR?

Verilen numune çubuğu kullanılarak az miktarda dışkı örneği alınır ve analiz için laboratuvara gönderilir. Analiz sırasında olağandışı bir durum tespit edilirse, ileri testler yapılması önerilir. 

Kan varlığı polip, inflamatuar bağırsak rahatsızlıkları, hemoroid veya bağırsak kanseri belirtisi olabilir. Polipler genellikle tehlikeli değildir, ancak daha sonra kansere dönüşme olasılıkları düşüktür.


3-Flexible(bükülebilir) sigmoidoskopi: Uç kısmında bulunan ışık ve kamera yardımıyla görüntü elde edilerek aşağı kalın barsk iç yüzeyinin (rektum ve sigmoid kolon) incelendiği, kısa ve genellikle sakinleştirici ilaç yapılmaksızın uygulanan bir işlemdir. 


Bu testin yıllık GGK ile beraber 5 yılda bir yapılması önerilir. Bu test sırasında polip saptanırsa tüm kalın barsak incelenmelidir.


4-Kolonoskopi: Kolorektal kanser taramasında kullanılan en iyi yöntemdir. Uç kısmında bulunan ışık ve kamera yardımıyla görüntü elde edilerek tüm kalın barsk iç yüzeyinin incelendiği, öncesinde barsak temizliğinin olduğu, hafif sakinleştirici ilaç verilerek yapılan ve gerektiğind örnek alınabilen(biyopsi) bir işlemdir. Normal riskli bireylerde 10 yılda bir yapılmalıdır.

5-Çift Kontrastlı Kolon Grafisi: Barsak içi yüzeyinin makattan ilaçlı sıvı ve ardından hava verilerek radyolojik olarak (röntgende) görünür hale gelmesi temeline dayanan bir muayene yöntemidir. Barsak hazırlığı gerektirir ve ilk muayenede polip saptanmazsa 5 yılda bir tekrarı önerilmektedir.

6-BT Kolonoskopi: Bilgisayarlı tomografi kullanılarak yapılır. Ağız yolu ile ilaç içildikten sonra kalın barsağa ilaç ulaştığında makattan hava verilerek yapılan incelemdir. Barsak temizliği gerektirir. Polip saptanmazsa 5 yılda bir yapılması önerilirken polip varlığında kolonoskopi yapılmalıdır.

7-Fekal DNA testi: Çok yeni ve henüz standart tarama programına girmeyen bir araştırma testidir. Barsak iç yüzeyinden büyükabdeste (feçes) dökülen hücrelerin genetik materyallerini (DNA) inceleme temeline dayanan bir testtir. Kolorektal kanserden veya büyük poliplerden dökülen hücreleri genetik materyallerindeki (DNA) anormallikleri saptayarak belirlenmeye çalışılır.



Tarama Programı Nasıl Olmalıdır?


Normal riske sahip bireyler için;

  • 40 yaşından başlayarak yıllık rektal muayene ve GGK testi.
  • 50 yaşında ve sonrasındaki her 5 yılda bir flexible sigmoidoskopi ya da 50 yaşa gelince kolonoskopi ve sonrasında her 10 yılda bir tekrarı. Çift kontrastlı barsak filmi ise ilk olarak 50 yaşında olmak üzere sonrası 5-10 yıl aralıklarla tekrarı şeklinde önerilebilir.

Polip saptanmış bireyler için; Normal taramalar esnasında kanser öncüsü olabilecek polip saptandığında tarama her 3-5 yılda bir yapılan kolonoskopi şeklinde olmalıdır.


Ailesel kolorektal kanser öyküsü olan bireyler için; Ailede (anne, baba, kardeş) kolorektal kanser saptanan en genç bireyin tanı konduğu andaki yaşından 10 yıl önce olalıdır. Örenğin ailede 45 yaşındaki bir kolorektal kanser hastası varsa tarama 35 yaşında başlamalıdır. Ayrıca ailesinde ailesel geçişli polipozis sendromları (Familial Adenomatöz Polipozis) veya Heredeiter Nonpolipozis Kolorektal Kanser olan bireylerde tarama daha önce başlayabilir. Bu durumlarda tarama programına doktorunuz ile beraber karar vermelisiniz. Ailesel risk taşıyan bireylerde tarama kolonoskopi ile yapılmalıdır.


Kolorektal kanser nedeniyle tedavi olan bireyler için; Kolorektal kanser tanısı konup cerrahi olarak çıkarıldıktan sonraki bir yıl sonra tarama yapılmalıdır. Eğer normal ise 3 yıl sonra tekrarlanmalıdır. Tarama tam kolonoskopi, çift kontrastlı kolon grafisi ile beraber flexible sigmoidoskopi ile yapılabilir.

İnflamatuvar barsak hastalığı öyküsü olan bireyler; 8 ya da daha fazla yıldan beri bu hastalıklara sahip olanlar her 1-2 yılda bir kolonoskopi ile taranmalıdır.



Lynch sendromu


Lynch sendromu, kişinin kolorektal kanser geliştirme riskini büyük ölçüde artıran kalıtsal bir hastalıktır. 


Lynch sendromu, ailelerde nesilden nesile aktarılır ve en yaygın kalıtsal kolorektal kanser türü olan kalıtsal polipozis dışı kolorektal kansere (HNPCC) yol açar. 


Lynch sendromlu bir ailede, her çocuğun Lynch sendromu hastası olma olasılığı %50'dir.  


Lynch sendromunu, kendi ailelerinde bile görülse, neden daha fazla insan bilmiyor?


Bunun bir nedeni, Lynch sendromunun her zaman kansere yol açmamasıdır. Lynch sendromuna neden olan mutasyon adı verilen zararlı kalıtsal değişiklikler, bir kişinin yaşam boyu kolorektal kanser geliştirme riskini %70'e kadar artırırken, mutasyona sahip bir kişinin kanser geliştireceği kesin değildir.

İlginç bir şekilde, Lynch sendromu mutasyonlarından kaynaklanan kanser geliştirme riski erkeklerde kadınlardan daha yüksektir.

Lynch sendromu ailelerde fark edilmeyebilir çünkü bu durumu gösteren kanser örüntülerinin tespit edilmesi zor olabilir; çünkü Lynch sendromu mide, yumurtalık, idrar yolu kanserleri ve diğerleri de dahil olmak üzere diğer kanserlere de yol açabilir.

Kolorektal kanser geliştirme riski yaşam boyu en yüksek seviyedeyken (%70'e kadar), Lynch sendromlu kadınların yaşam boyu endometriyal kanser geliştirme riski %40-60, yumurtalık kanseri geliştirme riski ise %10'a kadar çıkar. Hem erkekler hem de kadınlar yaşam boyu mide kanseri ve ince bağırsak kanseri geliştirme riski %5-10'dur. 


Lynch Sendromu'na ne sebep olur?


Lynch sendromuna neden olan zararlı değişiklikler nispeten yaygındır. 300 kişiden 1'i ile 440 kişiden 1'i arasında bir kişinin DNA'sında Lynch sendromuna neden olan bir mutasyon olduğu tahmin edilmektedir.

Bu zararlı değişiklikler beş genden birinde meydana gelebilir. En yaygın değişiklikler MLH1, MSH2, MSH6 ve PMS2 adlı genlerde meydana gelir. EPCAM adı verilen gendeki değişiklikler ise nispeten nadirdir.


MLSH1, MSH2, MSH6 ve PMS2 genlerindeki mutasyonlar neden zararlıdır ve kanser riskini artırır?


Vücudumuzun temel yapı taşları olan hücreler, mitoz adı verilen bir süreçle oluşur. Bu süreçte hücreler bölünür ve kendilerini yenilerler. MLH1, MSH2, MSH6 ve PMS2 genleri bu süreçte hayati bir rol oynar. Hücreler bölündüğünde DNA'nın doğru şekilde kopyalanmasını sağlamak için "yazım denetleyicileri" olarak birlikte çalışırlar. Sorun bulurlarsa, bunları onarırlar.

Bu kalite kontrol sürecine DNA Uyumsuzluk Onarımı (veya MMR) denir.


Bu dört MMR geninden herhangi birindeki mutasyon, yazım denetimi aktivitelerini "kapatacak" ve kalite kontrol sürecine zarar verecektir. Sonuç olarak, MMR (dMMR) eksikliği olan hücrelerde DNA doğru şekilde kopyalanmayacak ve DNA'ya çok daha fazla değişiklik veya mutasyon entegre olacaktır. Tesadüfen, DNA'daki bu yeni değişikliklerin bazıları kansere neden olan mutasyonlar olacak ve hücrelerin kontrolünü kaybetmesine ve sonsuza dek büyüyerek tümörler oluşturmasına yol açacaktır.


Lynch sendromuna sahip olduğumu nasıl anlarım?


Aile geçmişinizi bilmeniz ve sağlık bilgilerinizi doktorunuzla paylaşmanız önemlidir. Ailenizde güçlü bir kanser geçmişi varsa veya 50 yaşından önce kanser teşhisi konmuş aile üyeleriniz varsa, doktorunuz genetik test ve genetik danışmanlık önerebilir.

Bu süreçte, bir genetik danışman bir aile ağacı oluşturacak ve kansere yakalanmamış aile üyelerinin riskini değerlendirecektir. Yüksek risk altındaki aile üyeleri sık sık taranmalıdır.

Lynch Sendromu olduğumu öğrenirsem ne yapmalıyım?

Lynch sendromu testiniz pozitif çıktıysa ancak herhangi bir semptomunuz veya kanser teşhisiniz yoksa, kolorektal kanser için yoğun bir tarama programını takip etmeniz ve 20 yaşından itibaren her bir veya iki yılda bir kolonoskopi muayenesi yaptırmanız önemlidir. 

Kadınlar için tarama önerileri arasında ayrıca bir veya iki yılda bir endometriyal biyopsi ve yumurtalık ultrasonu da yer alabilir. 

Bazı kadınlar, çocuk doğurma döneminin tamamlanmasının ardından üreme organlarını, özellikle de rahimlerini (endometriyum) ve yumurtalıklarını aldırarak kanser geliştirme riskini azaltmayı tercih edebilirler. Kadınlar, bu cerrahi prosedürleri ve bu prosedürlerin yaşam kaliteleri üzerindeki olası etkilerini bu prosedürlere girmeden önce tartışmalıdırlar.